Şarkılarla/Türkülerle/Şiirlerle Mental Tedavi

Ben de yoluma giderim

Metanet Oğuz – 18.01.2021 Maltepe / İstanbul

İlişki psikolojisi, özellikle ayrılık psikolojisi kadim zamanlardan bu yana ezgilerle, türkülerle hep ifade edilegelmiş. insanlar duygularını dile dökemediklerinde, haksızlığa uğradıklarında, sebepsiz terk edildiklerinde; acılarını, yanlış anlaşılmalarını ve hissettikleri her duyguyu sözlü ve sesli araçlarla dünyaya anlatmaya, bastırılan duygularını yanık sesleri ile şifalandırmaya çalışmışlar. Bir nevi mental tedavi yapmışlar kendilerine. 

Sezen Aksu’nun “Gider acımı çekerim” şarkısında da ayrılık psikolojisini anlatan ifadelere yer alır. İster arkadaş ister evlilik ilişkisi olsun, ilişkilerin hepsi için geçerli olan sonradan üzülmemek, hayattan uzaklaşmamak için vurgu yapılanan sözlere dikkat çekmek istiyorum. Belli ki bir ayrılıktan söz ediliyor, ama aynı zamanda ayrılığın sebebi de anlatılıyor. Bu sayede insanların ilişkiye (bütün ilişkiler için geçerli) bakış açısı da çok net şekilde anlaşılmış oluyor. 

“Hani satın alınan sevgiye alıştırılmış. 

Bir çocuğun her oyuncağa çabucak doyumu”

İlişkide terk eden kişinin, oyuncaklarla ve satın alınan sevgi ile yetiştirilen çocuk gibi olduğunu, oyuncağından bıktığında gözden çıkardığını, dönüp bir daha o oyuncağa bakmadığını ve bir de ne kadar güzel oyuncak olsa da kişinin çabucak sıkılabildiğini, arkadaşlığı ve dostluğa da bu şekilde değerlendirdiğini anlatıyor. 

Bu şarkının sözlerinden de anlaşılacağı üzre ciddi bir ilişkiye başlamadan karşı tarafın mental dayanıklılığı, tutarlılığını, sözünün eri olup olmamasını bilmek çok önemli olsa gerek. Annesinden, babasından, işinden, okulundan, hayattan ve hemen her şeyden çabuk sıkılıyorsa; suçu hep hayata, insanlara atıyorsa; siz de onun yaralarını sarmayı kendinize vazife ediniyorsanız en kısa zamanda sizden de sıkılacaktır. Her iki taraf da çabuk sıkılan, çabuk unutan olursa kimse zarar görmeyebilir. Bir taraf “neden, niçin, ne yaptım, nerede hata yaptım…” düşüncesi ile çırpınıyor, diğer taraf yeni oyuncaklar peşine düşüyorsa bu sorun demektir. Birbirimizin yaralarını sararız düşüncesi ile yola çıkmak işe yaramaz. Bir taraf yaraları sararken, karşı tarafın da onun yaralarını beklentisiz saracağını düşünürken aksine terk edilmeyle yüzleşmek üzere olabilir. 

“Ben de yoluma giderim 

Ezdirmem kendimi

Ama gezdirmem de gönlümü 

Gider acımı çekerim.”

Bu sözler, her olayın kişin egosuna çarptığını, gönlün ancak sevginin hissedildiği ilişkide bulunabileceğini, elden ele gezecek bir eşya olmadığını açıkça ifade ediyor. Ve aslında her ayrılığın, terk edilmenin enerjisi, kişi terk edene kadar karşı tarafın az da olsa acı çekmesini bilinçsiz de olsa istemesidir.

“Üzül, üzül bir süre

En azından ince bir kabuk bağlasın

Azıcık eşitlik sağlasın”

Bu bir beddua mıdır, yoksa kendine teselli vermek mi? Bilmiyorum. Şarkılarla anlatılırsa kalplerde kopan fırtınayı, incinmişliği dindiren ne olabilir ya da ne zaman olabilir? 

İlişkilerde zarar veren insan modelinin bazı işaretleri var:

  • Sevgisiz büyütülen, hep itilip kakılan birey,
  • Sevgi yerine eşyalarla büyütülen birey,
  • Kendi tutarsızlığını, sorumsuzluğunu başkalarına ya da hayatın adaletsizliğine yükleyen birey,
  • Hiç hayır sözü işitmeden büyüyen birey,
  • Sorumluluk almadan büyüyen birey,
  • Ebeveynlerinin ellerindeki kaynakları sınırsızca kullanan, “biz görmedik çocuklarımız görsün” düşüncesi ile büyütülen birey,

İşte böyle bireyler, hayatın bütün alanlarında çabuk sıkılan, çalışmak yerine şikâyet ederek yaşamlarını sürdürenler, ilişkilerden de devamlı şikâyet ederek bazen karşı tarafı sebepsiz suçlayarak terk edeceklerdir.

Hakkaniyetli, başkalarına sevgi, saygı ile büyütülen, kendi dürtülerinden ve çevrenin kötü etkilerinden benliğini koruyabilen birisi ise bunu yapmayacaktır.

MENTAL TEDAVİ GEÇMİŞTEN BUGÜNE HAYATIN BİR PARÇASI

Biri sıkılarak çeker giderken diğeri acısını çekip bitirerek hayata devam edeceğine karar veriyor. Belki enerjisine eklemlenmiş o enerjilerden kurtulmak için zaman ihtiyacı olduğuna inanıyor. Belki de incinmeye izin verdiği için kendi kendine ceza kesiyor ve bu cezasını çekmeye karar veriyor. Ne kadar ceza çekeceğine de kendisi karar veriyor. Belki de onu bu yanlıştan çekip kurtaracak birsini bekliyor. Kim bilir? 

İnsanların darmadağın olmuş duygularını onarmak ve onurlandırmak için uygulanan zihinsel uygulamalar, insanların sayı kadar fazla, insanlığın var oluşu kadar eskidir.

Bir söz yazarının, bestecinin, yazarın hayatına, yaşam tarzına takılmadan verilen şifalı mesajı alabilirsek o mesajı doğru yorumlayabilir, kendimiz için yapılandırma ve yenilenme aracı olarak değerlendirebiliriz. Bunu başarabiliyorsak önyargılardan da kurtulmuşuz demektir.